m-TOD olarak bu doğrultuda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Hedef ve stratejileriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
m-TOD olarak amacımız, mobil iletişim sektörüne ilişkin tüm süreçlerde etkin rol almak ve ülkemizi bu alanda öncü, yenilikçi ve lider bir konuma ulaştırmak. Bu bağlamda, ülkemizde sunulmakta olan mobil hizmetleri her açıdan daha üst seviyelere taşımak için çok yönlü çalışmalar yapıyoruz. Dünyada yaşanan gelişmelerin takip edilmesini ve ülkemize uygulanabilir olanların tespitini gerçekleştiriyoruz. Bunun yanı sıra, ikinci el cihaz uygulamaları ve mobil altyapı kurulumunun daha etkin hale getirilmesi, afet ve acil durumlarda kullanılmak üzere hazırlıkları yapılan AFAD uygulamasına destek olunması, 5G gibi birçok konuda çalışma grupları kuruyor, sektörel işbirliği kültürü oluşturmak suretiyle ve ortak akılla ülkemiz için en doğru uygulamaların ortaya çıkmasını sağlamayı hedefliyoruz.
Yönetim kurulumuzda üyemiz olan üç operatörümüzün genel müdürleri ile ikişer genel müdür yardımcıları yer alıyor. Başkanlığının dönemsel olarak üye operatörlerimizin genel müdürleri arasında dönüşümlü olarak sürdürüldüğü m-TOD’da, her biri çok kıymetli iş arkadaşlarımla birlikte dernek çekirdek ekibini oluşturuyoruz.
Sorunuza cevap verirken makro bir perspektif ortaya koymak ve tümden gelmek istiyorum. 2020 yılı sonu dünya gayri safi yurt içi hasılasının (GDP), yani “belirli bir dönemde üretilen katma değerin” 84 trilyon dolara ulaştığını görüyoruz, ülkemizin bu değer içindeki payı ise yüzde 0,9. Öte yandan, ülkemiz nüfusunun dünya nüfusuna oranı ise yüzde 1,1. Bu iki oran bize ülkemizdeki verimliliğin arttırılması yönünde bir ihtiyaç olabileceğine dair fikir veriyor. Bu ihtiyacın karşılanması ve bu değer içindeki ülkemiz payının arttırılması için ülkemizdeki tüm kurumlara ve vatandaşlarımıza sorumluluk düştüğü kanaatindeyiz.
Buna ilaveten, sermayenin cıvaya benzetildiği ve hızlı hareket eden bir karakterinin olduğu dünyamızda, girişimciler ve yatırımcılar için cezbedici ortamları; faaliyetlerini kolaylaştıran teşvik edici vergi sistemlerini ve girişim ekosistemini, inovasyonu canlandıran, gelişimin önünü açan düzenleyici çerçeveleri barındıran ortamlar olarak tanımlayabiliriz.
Verimlilik ihtiyacının olduğu, girişimciler ve yatırımcılar için cazibe merkezi olmanın öneminin arttığı, bilgi ile zamanın eskisinden çok daha hızlı aktığı ve mevzuatın teknolojiyi yakalamakta zorlandığı bir dönemde; sivil toplum ve düşünce kuruluşlarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğu ve sorumluluk düştüğünü düşünüyoruz. Bu noktada, m-TOD olarak durumdan vazife çıkartarak ülkemize, vatandaşlarımıza ve sektörümüze katkı sağlamaya hazır ve istekli olduğumuzu belirtmek istiyoruz.
“Teknoloji ve mevzuatın birbirlerini yakalaması” durumunu ülkemiz açısından değerlendirebilir misiniz?
Her şeyin çarpıcı bir şekilde değiştiği ve değişimin baş döndürücü hızlara ulaştığı dünyamızda, değişime ayak uyduramayanların ve düzenli gelişemeyenlerin zorlandığı, geride kaldığı ve hatta yok olduğunu görüyoruz. İş dünyasında akıllı telefon pazarında, oyun konsolu üreticiliğinde, spor dünyasında 2010’ların başında “tarihin en başarılı futbol teknik direktörü” olarak lanse edilen bir spor adamının kariyerinin en olgun sayılabilecek döneminde ve henüz 50’lili yaşlarında en üst seviyede çalıştıracak takım bulmakta zorlanmasında bu gözlemleri yapabiliyoruz. Dolayısıyla, teknoloji bu kadar hızlı ilerliyorken mevzuatın mevcut üzerine değişiklikler yapılan bir süreç ile değil, daha kökten bir değişiklik yaklaşımıyla, teknoloji tarafsızlık ilkesini öncelik olarak ortaya koyarak ve gereksiz düzenlemelerden kaçınılarak yenilenmesi gerektiğini düşünüyoruz, bu noktada da m-TOD olarak her zaman üzerimize düşeni yapmaya hazırız.
Mevzuatın yenilenme sürecinde daha esnek, pazarın ve tüketicilerin tepkisini daha yakından gözlemleyen, etkileşim içinde olan, duruma göre hızla yenilenmesinde sakınca görülmeyen, kum havuzu (regulatory sandbox) olarak ifade edilerek girişimcileri koruyan/teşvik eden mekanizmaların daha fazla tesis edildiği, dijitalleşme çağına uygun yaklaşımlara ihtiyacımız bulunuyor.
Bilginin yoğun şekilde artmasının da etkisiyle hiçbir kurum ve kişilerin tüm bilgiye hakim olamayacağı ve birlikte çalışma kültürünün hayatın her alanında gelişmesinin zorunlu olduğu bir dünyada; giderek yakınsayan sektörlerin kurumlarının daha kolektif ve senkron çalışması, ulusal ve uluslararası işbirliklerinin artması da mevzuat ve teknolojinin birbirlerini yakalamasını sağlayacaktır.
m-TOD olarak kendinizi Türkiye’nin ilk dijital derneği olarak nitelendiriyorsunuz. Bu durumu açabilir misiniz?
Ülkemizde bulunan yaklaşık 122 bin dernek içerisinde dijitalleşme konusunda öncü olma rolünü elektronik haberleşme sektörünün çatı derneği olarak bizim üstlenmemiz gerektiği düşüncesi ile yönetim kurulumuz “dijital dernek” vizyonunu ortaya koydu. Bu çerçevede; derneğimize ait özel web intraneti ve mobil uygulama aracılığı ile insan kaynakları yönetimi, resmi evrakı mobil imza ile imzalama, belge sevk sürecini kağıt kullanmadan yürütme, belge arşivleme, intranet ve mobil uygulamamızı banka sistemleri ile entegre hale getirerek bankacılık işlemleri dahil tüm süreçlerimizi dijital olarak gerçekleştiriyoruz.
Bununla birlikte, yönetim kurulu başta olmak üzere, üye operatörlerimizin her seviyeden temsilcilerinin katkı sağladığı çalışma grubu toplantılarını, diğer iş ortaklarımız ve kamu kurumları ile toplantılarımızı da çevrimiçi olarak sürdürürken, dernek personelleri olarak uzaktan çalışarak bütün süreçlerimizi yürütüyoruz.
Öte yandan, süreçlerini dijitalleştiren bir dernek olmanın ötesine geçerek ülkemizin regülatif çerçevesinin pazarın dönüşümünü daha dinamik ve yakından gözlemler şekilde tasarlanmasına ve bilgi toplumu yolculuğuna uygun yaklaşımlar benimsenmesine katkı sağlayan; ülkemizin cazibe merkezi olması adına girişimcileri koruyan ve yatırımları teşvik eden politikaları destekleyen bir dernek olmayı hedefliyoruz.